Off çok yoğun bir hafta yaşadım... Yolculuktayken çok iş toplandı. Yarın da işe gitmem lazım.
Türkiye'de çektiğin fotografları çok görmek istiyoruz!!
Peki birkaç tane daha yükleyeceğim. Ama fotoğrafların çoğunda ben varım, kendimi internette göstermeyi çok istemiyorum.
İstanbul'u nasıl buldun? Sevdin mi? Kaç gün kaldın? Nereleri gezdin, nereleri gördün?
İstanbul'da 6 gün kaldım. Bakalım gördüklerimi hala hatırlıyor muyum.
Birinci gün, İstanbul'un tarihi semtine yani Sultanahmet'e gittim. Yeni Camiyle Ayasofya ve Sultanahmet Camisini gördüm. Sonra da Topkapı'nın bahçesini gezdim ama sarayın içine girmedim çünkü kocaman bir kuyrukta durmam gerekiyordu, yer turistlerle dopdoluydu. Bu kadar zaman harcamak istemiyordum, bu İstanbul'a son ziyaretim kesinlikle değil, bir dahaki defa başaracağım dedim.
İkinci gün, gemiyle Büyük adaya gittim. Adayı gezince Kadıköye gittim, oradan metrobüsle Gayrettepe metro istasyonuna ulaştım. Metroyla Taksim'de bulunan kaldığım otele döndüm. Gece İstiklal caddesini gezip Galata kulesine göz attım. Taksim meydanına yakın yaşadığım için her gece yatmadan önce İstiklal caddesini gezdim.
Üçüncü gün, gemiyle Boğaz turunu yaptım. Gemi, Sirkeci'den kalkıp Boğaz köprüsüne kadar gitti. Sonra Taksim'e dönüp Galata kulesine çıktım.
Dördüncü gün, Şişli'deki alış veriş merkezine metroyla gittim. Türkiye'nin tekstil fiyatlarının bizimkine nazaran çok fazla ucuz olduğu için birkaç tane gömlekle pantalon aldım. Yine de yemek fiyatları bizimkinden daha pahalı.
Beşinci gün, yine alış veriş günüydü. İnternetten, İstanbul Avrupan'ın en büyük alış veriş merkizine sahip olduğunu öğrenip onu ziyaret etmek istedim. Merkezin adı Cevahir. Oraya gidip çevrisini de gezdim.
Altıncı ve son gün Kapalı çarşıya gittim. Sonra mükemmel Ayasofya ve Sultanahmet camilerine bir daha baktım. Sultanahmet meydanı İstanbul'un en sevdiğim yerlerinden biri. Namaz başladığı zaman ezan sesi, çevrede bulunan 3 camiden art arda geliyor.
Elbette İstanbul'dayken bol bol Türkçe konuşuyordum, sokaklarda, küçük lokantalarda vs. Bir defa polis beni Kadıköy'deki sokakta durdurup otelde bıraktığım pasaportumu istedi. Beni karakola getirecek diye düşündüm, ama ben Türkçe konuşur konuşmaz onlar ne kadar hayran oldu ki, pasaport sorununu unutup yolu anlatıp bana güle güle dedi. Türkçe ile ilgili daha fazla ilginç olay yaşadım, anlatayım mı?